2019 yılı kurban bayramı yaklaşmakta ilken ülkemizin hayvancılık ve ekonomi gündemi hem esnaf hem de vatandaşımız açısından takip edilmektedir. Ülke ekonomisindeki genel daralma üretici ve esnaf için devam eden zor günlerin daha da uzun süreceğinin bir göstergesidir. Geçtiğimiz kış aylarında et fiyatları ile başlayıp daha sonra patates, soğan fiyatları üzerinde dolaşan gölgeler hükümetin ve devletin soruna yaklaşımındaki yapısal sorunlar nedeniyle içinden çıkılmaz bire hal almıştır. Bu yıl için kurban bayramı öncesinde temel olarak gördüğümüz sıkıntı piyasada para dönmeyişidir. Hayvan sayımız yeterli olmasına rağmen gerek esnafı gerekse üreticiyi batmaya götürecek olan bu dar piyasa yapısı olacaktır. Her fiyat krizinde ithalat ile üreticiyi can evinden vuran politikalar artık sona dayanmıştır. Kur dengesinin de değişmesiyle ithalatın da cevap veremeyeceği bir piyasa oluşmuştur. Bundan zararlı çıkanlar ise üretici, esnaf ve evine et götürmeye çalışan vatandaş olmuştur. Bu problemler 85 milyonun sorunudur. Borçlarını ödeyemez hale gelen üretici zaten sorunlu olarak devam eden piyasa koşullarında birer birer batmaya mebur kalacaktır. Gıdanın stratejik önemi bu problemlerle  daha da günyüzüne çıkmıştır. Devletin inşaat sektörüne verdiği önemin çok değil onda biri ile bile hayvancılıkta büyük mesafeler almak mümkündür.  Unutulmamalıdır ki Türkiye’de hayvancılığı sırtlayan, gıdayı idare eden esas hayvancılık işletmeleri aile işletmeleridir.  Bu insanların ne yapmayı bildikleri başkaca bir iş ne memlekete daha faydalı olabilecek başka bir çalışma kapısı vardır. Bu nedenlerle esnafımız gibi bu üreten kesimi küstürmemek gerekmektedir. Gelinen noktada hem esnaf hem de üretici gelecek planlaması yapamaz hale gelmiştir. Adeta sorunlar bir günlükmüş gibi alınan günlük tedbirlerin üreticiyi önünde borçla yakalama riski bütün bir piyasayı, üreticiyi felç etmekte; bu işe yatırım yapmasının önünü tıkamaktadır. Üretici aynı yatırımcı gibi stabil piyasa şartları istemektedir. Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik hal, Ülkemizin ekonomik gidişatı ve nihayetinde siyasal krizler ve yaptırımlar  artık elini cebimize atmış, soframızda bizimle birlikte kaşık sallamaya başlamıştır. Bu gidişat artık frenlerin bile tutmadığı bir yola girmiştir. Vatandaşımızı üreticisi esnafı tüketicisi ile birlikte yapısal sorunların önüne atanların tyarih önünde sorumlulukları bitmemiştir. Halk uyarılarını vermiştir. Ülkeyi bu ekonomik problemler yumağından, borç krizlerinden, mal ve hizmetin fiyat istikrarını korumak üzere göreve getirilenlerin şerrinden korumak konusunda acilen bir şeyler yapılmalıdır. Hayvancılık üzerinde, yem firmalarının suni karabulutlarının devletçe dağıtılması gerekmektedir. Hayvancılığın en büyük maliyeti olan yemle ilgili kendi yemini üretebilen üreticinin daha ciddi oranlarda desteklenmesi suretiyle Türkiyede yerleşen yem kartelinin kırılması gerekmektedir. Bu konuda rekabet kurumunu da göreve çağırıyorum. Yemde KDV indirimi sonrası yaşanan fiyatlama garabetinin unutulmaması gerekmektedir. Bu kurban bayramında üreticinin zararlı çıkacağı aşikardır. İş buraya gelene kadar defalarca yaptığımız uyarıları tekrarlıyoruz.  Üreticinin ve esnafın fırtınalı günleri atlatmaya gücü kalmamıştır. Her gün birer birer işletmeler kapanmakta, piyasaya borçlu halde batanlar olmaktadır. Bu Kurban bayramı bu konuda adeta üreticinin kurban edileceği piyasaya açılan kapıdır. Bütün bunlarla ilgili önlem alması gerekenler ise yapısal sorunlar bir tarafa meseleleri bile isteye sulandırarak, çözümleri geciktirerek kim bilir kimlerin değirmenine su taşıyor; Kimleri kolluyorlardır? Bütün hal ve gidişat içerisinde yine de geleceğe dair umutlarımızla ve en kalbi duygularımla vatandaşlarımızın mübarek kurban bayramını kutluyorum.

İBRAHİM YÖRÜK

ODA  BAŞKANI